Kemanda Hangi Teller Var? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Üzerine Bir Bakış
İstanbul’da yaşıyorum ve her gün sokakta gördüğüm sahneler bana bir şeyler anlatıyor. Şehir, ne kadar çeşitlilik barındırsa da, bazen bu çeşitliliğin toplumsal yapımıza nasıl etki ettiğini gözlemlemek zor olabiliyor. Geçtiğimiz günlerde Kemanda’da hangi teller var? sorusu üzerine düşündüm. Bu soru, sadece bir müzik aletiyle ilgili bir soru olmanın ötesine geçip, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet konularını da içine alıyor. Çünkü keman, tıpkı toplum gibi, çok farklı ve çok sesli bir yapıya sahip.
Kemanın Telleri: Farklı Sesler, Farklı Kimlikler
Kemanın dört teli vardır. Her telin farklı bir tonu, farklı bir sesi vardır. Tıpkı insanlar gibi. Kemanın telleri nasıl farklı frekansta çalınan, farklı tınılar üreten tellerse, toplum da farklı kimlikler, cinsiyetler, kültürler ve geçmişlerle şekillenir. Kemanda hangi tellerin var olduğuna bakmak, aslında toplumsal yapımızdaki çeşitliliği ve bu çeşitliliğin adaletli bir şekilde nasıl ifade edildiğini sorgulamamıza neden olur.
Bunları düşündükçe, İstanbul’da, hatta toplu taşımada bile, insanların birbirlerine bakışları, konuşmaları, kimi zaman farkında bile olmadan toplumsal cinsiyeti ve sosyal adaleti nasıl şekillendirdiğini görüyorsunuz. Bir kadının toplu taşımada aldığı yer ile bir erkeğin aldığı yerin farkı, bazen giydiği kıyafetin getirdiği yargılar, bazen ise kimlikleriyle yaşadıkları bu toplumda kendilerine biçilen roller. İşte bu da bir çeşit “tel” gibi. Bir tel, toplumun ve kültürün dayattığı bir kimlik olabilirken, bir diğer tel de bu baskılara karşı duran bir direnç, bir özgürlük arayışı olabilir.
Toplumsal Cinsiyetin Kemanda Hangi Yeri Var?
Günümüz toplumunda, kemanın telleriyle kıyasladığımda, toplumsal cinsiyetin de benzer şekilde bir “ses”e sahip olduğunu söyleyebilirim. Toplumda erkeklik ve kadınlık üzerine çok katmanlı ve bazen karmaşık bir düzen var. Kimi zaman kemanın tiz sesi gibi yüksek sesle duyuluyor, bazen de bas tınısı gibi daha derin ve arka planda kalıyor.
Bir gün iş yerinde bir arkadaşım, “Kadınlar müzik aleti çalmamalı, en fazla şarkı söylesinler” gibi bir şey söylemişti. Bu tür söylemler, sadece bir şaka gibi görünse de aslında bu tür düşünceler, toplumsal cinsiyetin kemandaki teller gibi farklı seslerle karşımıza çıkıyor. Kadınların müzikle, sanatla ya da herhangi bir “erkeksi” iş ile ilgilenmesinin toplumda ne kadar zorlayıcı olabileceği, bu telin ne kadar gerilmesi gerektiğini düşündürüyor.
Kadınlar genellikle çok yetenekli keman çalan sanatçılar olabilir, ancak hala bir kadın keman sanatçısıyla erkek bir keman sanatçısının karşılaştığı önyargı farklıdır. Kadın sanatçılara daha fazla “güzel” ve “zarif” olma baskısı yapılır. Erkek sanatçılar ise genellikle daha fazla “dahi” ya da “ustalık” ile tanımlanır. Toplumsal cinsiyetin kemandaki tınısı da tam olarak budur: Kadınların “güzel” ve “zarif” olması gerektiği, erkeklerinse “güçlü” ve “dahi” olmaları beklenir.
Çeşitlilik ve Kemanda Her Telle Bir Ses
İstanbul’un kalabalığındaki çeşitliliği her gün hissediyorum. Çeşitli kültürlerden, etnik kökenlerden ve yaşam tarzlarından insanlar… Kemanda farklı tellerin bir arada çalması gibi, toplumda da farklı kimlikler, inançlar ve değerler bir arada var. Fakat bu çeşitliliğin adaletli bir şekilde temsil edilmesi büyük bir mesele. Sokakta yürürken, bazen Türkçe, bazen Arapça, bazen İngilizce sesler duyuyorum. İnsanlar kimliklerini farklı seslerde, farklı dillerde ve farklı yaşam biçimlerinde ifade ediyorlar. Ancak yine de, bu çeşitlilik toplumda ne kadar adil bir şekilde yer buluyor?
Mesela, bir gün kafede yanımda oturan bir grup, birinin başörtüsüne dair yorum yapıyordu. “Başörtüsü takmak, kadınları geriye götürür” demişti biri. O an, kemanın bas telini düşündüm. Geriye gitmek, sanki bir melodinin sabit ve değişmeyen frekansına sıkışmak gibi. Oysa her telin farklı bir sesi var, farklı bir çalma biçimi var. Çeşitliliği ne kadar kabul edersek, o kadar zenginleşiriz. Başörtüsü de, diğer kimlikler de bu çeşitliliğin bir parçası olmalı.
Sosyal Adalet ve Kemanda Her Telin Eşitliği
Bir kemanın tüm telleri eşit şekilde gerilirse, o en güzel tınıyı çıkarır. Toplumda da, eğer her bireyin sesini duyurma hakkı eşitse, o zaman gerçek bir sosyal adalet sağlanmış olur. Şu an toplumsal yapıda, farklı grupların sesleri her zaman eşit bir şekilde duyulmuyor. Ancak her bireyin potansiyelini en iyi şekilde açığa çıkarabilmesi için bu eşitliğin sağlanması gerekiyor.
Bir arkadaşım, geçenlerde “Sivil toplumda çalışan biri olarak, insanlara gerçekten eşit fırsatlar sunulup sunulmadığını nasıl görebiliriz?” demişti. Bu, tam olarak kemanın her telinin eşit şekilde gerilmesi gibi bir şey. Herkesin farklı bir kimlik, farklı bir arka planı var. Bu çeşitliliğin içinde adaletli bir şekilde var olmak, tüm grupların eşit bir şekilde toplumsal çalgıya katılabilmesi demek.
Sonuç: Kemanda Hangi Teller Var? Farklı Seslerin Harmonisinde Adalet
Kemanda hangi teller olduğunu sorarsak, cevabımız şu: Bireylerin farklı kimlikleri, değerleri ve sesleri gibi, kemanda da her telin farklı bir sesi vardır. Toplumda her sesin duyulması, her kimliğin ve her bireyin eşit bir şekilde yer bulması gerekiyor. Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet, kemanın telleri gibi bir arada var olduğunda, toplumun tınısı daha zengin, daha adil ve daha uyumlu olacaktır.